Seni tanıyalım

1977 İstanbul doğumluyum. Saint Joseph ve Boğaziçi Üniversitesi mezunuyum. 2009’dan beri KeyFruit, DAM Startup Studio, SHERPA gibi birçok girişimin kurucusu oldum. Deneyim tasarımı alanında çalıştım. SHERPA’nın Paribu tarafından satın alınmasından sonra 2 yıl boyunca Paribu’da Başkan Yardımcılığı yaptım. Şu anda ortağım Oğuz Tan ile birlikte, Flint isimli bir micro SaaS üzerinde çalışıyorum ve Brain Sauna’da topluluk yönetiyorum.

Bu alana nasıl yöneldin?

Her zaman “Bu sistem nasıl çalışıyor?” sorusuyla yola çıktım. Düşünce sistematiğimi Seth Godin, Don Norman ve Jared Spool’un fikirleriyle şekillendirdim. Uslanmaz bir idealist olarak, değer yaratmayan her tür üretimden uzak durmaya çalıştım. O günden beri, dijital ürünlerden kurumlara, sistemlerin bilgi mimarisi ve insan etkileşimiyle ilgileniyor, tasarım odaklı düşünceyle çözümler üretiyorum.

Yaptığın işte en çok keyif aldığın şeyler neler?

Oldum olası, beyan edilen değil, sistemin bünyesindeki gerçek problemi keşfetmek, beni çözümü bulmaktan bile daha çok keyiflendirdi. Yüzeyde görünenleri değil, derinlere inmiş, sistemi hastalıklı bir şekilde çalışmaya mahkum eden kök sebeplerin varlığını tespit edebildiğimde, halen çok da anlam veremediğim bir huzurla doluyorum 🙂

Ürün tasarımını nasıl görüyorsun? Başarı için nelere dikkat etmek gerekir?

Ürün geliştirme süreci, bir takım oyunu. Gevşek ya da katı, disiplin sahibi her takım gibi, ürün geliştirme sürecine baş koyan takımların da sistematik bir şekilde çalışmayı başarmaları gerekiyor. Başarı, eğer ki hedeflenen yolda, tanımlı bir hedefe, tanımlı zamanda ulaşmak ise; takımların, kurallarını kendilerinin belirleyeceği ve o kurallarla birlikte, takımdaki diğer arkadaşlarına maksimum saygı gösterecekleri formatta çalışmakla elde edilebiliyor. Diğer her yol, goygoydan öteye geçebilecek bir tabloyu tasvir edemiyor.

Kariyer yolculuğunda edindiğin en değerli ders ne oldu?

Kurumsal hayatta iz bırakmak, ilham kaynağı olabilmek ve rehberlik edebilmenin önündeki en büyük engellerden birisinin, Türk toplumunun DNA’sına işlemiş “mağdur edebiyat”ı olduğunu fark etmem ve onu tüm hücrelerimle reddetmem. Nedeni basit: Gerçekten istersen, her zaman bir yolunu buluyorsun.

Kariyerinin başındakilere tavsiyelerin neler olurdu?

Var olan kuralları olduğu gibi kabullenme eğiliminden uzak durmaları, karanlıkta olanı keşfetmekten geri durmamaları, kendilerini iyi ve etkili bir biçimde ifade edebilmeleri için tez — antitez okumaları yapmaları ve fikirlerini savunmayı iyi öğrenebilmek için tartışma kültürüne açık olmaları.

Hayatta olmayan biriyle röportaj yapacak olsan, bu kişi kim olurdu?

Rahmetli üstadım, yol göstericim, iletişim duayeni, Atilla Aksoy. Onun sohbetinden aldığım keyfi hiçbir sohbetten alamadığım için…

Bu aralar neleri mesele ediniyorsun? Hedeflerin neler?

Sosyal hayatımda, özellikle bu aralar bir hayli özlemini çektiğim, demokrasi, adalet ve özgürlük. Profesyonel hayatımda ise yeni dünya düzeninin bizi içine sıkıştırdığı ve içinde adeta boğulmaya terk ettiği, kurumsal hayat dogmalarını yıkıp, “yeni bir sayfa” açabilecek sistemlerin inşası. Gelecek hedeflerim, aynı SHERPA’da deneyim tasarımında başardığımız gibi, bu sefer farklı alanlarda, “ilham verebilmek ve rehberlik edebilmek”.