Seni tanıyalım
Ben Serhat, kendimi profesyonel anlamda inovasyon stratejisti ve tasarım araştırmacısı olarak görüyorum. Aynı zamanda da şiir, hikaye ve oyun yazıp; bir de yoga öğretiyorum. Çalışmalarım genel olarak inovasyon stratejileri, öğrenme deneyimi tasarımı ve yeni iş modelleri tasarımı alanında şekilleniyor. Güncel olarak, Königsberg’in oluşumu ile ekosistem haritalaması, karar verme mekanizmaları üzerine odaklanıyorum.
Yaptığın işte en çok keyif aldığın şeyler neler?
İnsanı, insana dair yeni bilinç oluşumlarını ve davranış motiflerini keşfetmek ve onları tasarlamak tutkum. Bunu yaparken de en sevdiğim şey noktaları/ bağlamları birleştirerek görünmeyeni görünür kılıp yeni bir anlam yaratmak.
Tasarım sürecini nasıl görüyorsun? İyi tasarım için nelere dikkat etmeli?
Tasarım sürecini koşulsuz bir yakınsama hali olarak görüyorum. Bu yakınsama halinde içsel bir saygı ve dış dünyaya karşı bir bağlantısallık var. Üç ana soru etrafında şekilleniyor:
Ben ne yapmak istiyorum?
Dış dünyanın neye ihtiyacı var?
Ben bu kesişimde neyi gerçekleştirebilirim ve öğrenimlerim neler olur?
Kariyerinin başındakilere tavsiyelerin neler olurdu?
“Sağ duyunuza güvenin.” Ben çok sevdiğim bir okulda maden mühendisliği okudum ancak her daim tasarım alanında çalışmak istediğimi biliyordum. Tüm caydırmalara rağmen kurguladığım hikayenin mantıksal örüntüsüne güvendim. Öte yandan bu hikayenin bir gerçeklik yaratması için her daim çevreden gelen geri bildirimlere seçici bir şekilde açık oldum.
Tasarım ekosisteminde bir şeyi değiştirme şansın olsaydı?
Tasarım danışmanlığına daha gerçekçi bir bakış açısı getirmek isterdim. Kısıtlı zaman dilimleri ve bütçeler nedeniyle, sistemin kendisini ve entegrasyonunu anlamadan direkt çözüme geçmek günün sonunda durumun gerçekliğini ve etki odağını uygulanabilir olmayan çözümlerle sonuçlandırabiliyor. Bu nedenle işe, acı noktalarını değil de davranış motiflerini keşfederek başlamak gerektiğini düşünüyorum. Bu ne demek derseniz; bilgi gerçekte nereye hareket ediyor veya nerede sıkışıp kalıyor? Hangi inançlar veya yapılar kararları sessizce şekillendiriyor? İlişkiler değişimin yönünü nasıl şekillendiriyor? gibi sorulara cevap aramak diyebilirim.
Üretkenliğini ve odağını korumak için neler yapıyorsun?
Bedenle anlamlı bir ilişki kurmak. Bedenimizin bir zekası var. Çok sevdiğim hocam Devereux’nün bir ifadesi var: “İnsan vücudu üç buçuk milyon senelik bir araştırma ve geliştirmenin, denemenin/ yanılmanın son ürünü.” Bedenin kendi sınırsız bir zekası var ve bence farkındalıklı çalışmalarla bundan faydalanmak mümkün. Benim için şu an bu yol yoga, koşu, yüzmek, bisiklet eylemlerinden geçiyor. Bir de son olarak son dört senedir neredeyse her sabah ve akşam üç sayfa serbest çağrışım yazısı yazıyorum; herkese de tavsiye ederim.
Keşke kariyerimin başında keşfetmiş olsaydım dediklerin?
“Yeterliyiz ve eksiğiz.” Yolculuğa bunu kabul ederek başlamak gerekiyor. İşte o zaman anlamlı işleri üretmek
ve durumun gerçekliğine uyumlanmak çok daha kolay oluyor.
Bu aralar gündeminde neler var? Gelecek planların?
“İnsanlar ve sistemler nasıl karar veriyor?”, “Bir karar verirken durumun sadece tekil parametrelerini değil de ilişkiselliğini de nasıl değerlendirebiliriz?”, “Sistemlerin içinde çözüm tasarımı gerçekleştirirken sistemin kendisini nasıl güçlendirebiliriz?” gibi sorulara cevap arıyorum. Hedefim, belirlediğim bazı alanlarda hem tekil hem de ilişkisel analizler gerçekleştirebilen karar verme makineleri tasarlamak.
