Seni tanıyalım

2013’te ODTÜ Endüstriyel Tasarım’dan mezun olduktan sonra kariyerime Stockholm’de Electrolux’te başladım. Küresel ve dinamik bir bakış açısı geliştirme hedefiyle 2017’de Şangay’a taşındım. 2019’da ise süregelen hayalim olan kendi stüdyom fuldende.design’ı kurdum. Bugün dünyanın farklı yerlerinden çeşitli markalarla iş birlikleri yapıyor, anlam katan ürünler ve deneyimler tasarlıyorum. Red Dot, iF ve Dezeen ödüllerine sahip; tutkulu, meraklı ve hayalperest bir endüstriyel tasarımcı ve kreatif direktör olarak üretmeye devam ediyorum :)

Yaptığın işte en çok keyif aldığın şeyler neler?

Bir ürüne, objeye, deneyime ya da bir olasılığa bakıp orada daha iyi bir ihtimali bulmak, onu hayal etmek ve o hayali adım adım gerçeğe dönüştürmek benim için büyüleyici. En güzeli ise, bu hayalin insanların hayatına değer katan, yaşamlarını bir şekilde kolaylaştıran ve güzelleştiren bir ürüne dönüşmesi. Bu an gerçekten bir ödül gibi.

Tasarım sürecini nasıl görüyorsun? İyi tasarım için nelere dikkat etmeli?

Tasarım süreci benim için hem analitik hem stratejik hem de estetik bir denge meselesi. Biraz yemek yapmak gibi; hangi malzemeyi, ne oranda karıştıracağını, nasıl pişireceğini bilmek ve sonunda gerçekten lezzetli bir tabak sunmak önemli. Her proje kendi içinde farklı bir dinamik taşır ve ona özgü bir yaklaşım ister. O yüzden iyi bir tasarım, doğru yönetilmiş bir sürecin sonucudur diyebilirim. Nitelikli bir araştırma süreciyle hedef kitle, pazar dinamikleri, kullanıcı ihtiyaçları ve marka stratejisi analiz edilip tasarıma yön veren verilere dönüşmeli; sonunda ise hem estetik, hem işlevsel hem de anlamlı bir ürün ortaya çıkmalıdır.

Kariyerinin başındakilere tavsiyelerin neler olurdu?

Bugün seçenekler çok fazla ya da sadece öyleymiş gibi görünüyor. Bence bu ilerlemeyi çok zorlaştıran, hatta biraz da zaman kaybettiren bir meseleye dönüşmüş gibi. Tasarım zaten dallı budaklı bir alan; her zaman karar değiştirmek mümkün. O yüzden, “Geç mi kaldım?” hissini bir kenara bırakıp, bu mesleği neden seçtiğini anlamak, özünü keşfetmek ve işini severek yapmak bence en önemlisi. Hayat, geriye dönüp baktığında anlamlı gelir derler. O yüzden şu an her şey karışıkmış gibi gelse de, iç sesinizi ve özünüzü dinlemenizi, kendinizi geliştirmeye odaklanmanızı, deneyip yanılmanızı ama kendinizi kandırmamanızı tavsiye ederim.

Tasarım ekosisteminde bir şeyi değiştirme şansın olsaydı?

Tasarımın algılanma biçimini değiştirmek isterdim. Bugün hâlâ birçok yerde tasarım “son dokunuş” ya da “görsel güzelleştirme” olarak görülüyor. Hatta çoğu zaman gerekli bir öge değil, lüks bir gider gibi algılanıyor. Oysa tasarım hayatın merkezinde; kullanıcıyla markalar arasında köprü kuran, oldukça stratejik bir alan. Ürünün ötesinde, kullanıcıya bir deneyim ve duygu yaşatan; yalnızca görselliği değil, işlevselliği de etkileyen bir unsur. Tasarımcıyla çalışmak kesinlikle bir lüks değil, bir gereklilik olmalı.

Üretkenliğini ve odağını korumak için neler yapıyorsun?

İSeyahat etmek. Yeni kültürler, yeni insanlar ve yeni olasılıklar deneyimlemek kesinlikle zihnimi açıyor. Aslında bu işin bilimsel bir yanı da var; her yeni deneyim beynimizde yeni bir sinaps, yani yeni bir bağ oluşturuyor. Bu da aslında yeni bağlamlar kurmayı öğrenmek demek. Farklı olana kendimi maruz bırakmak, normal olarak kabul ettiğimiz şeyleri bana yeniden sorgulatıyor ve bence beni daha empatik, daha kapsayıcı ve nihayetinde daha iyi bir tasarımcı yapıyor.

Tasarım sürecin bir film olsaydı, hangi türde olurdu? Kim yönetirdi?

Tasarım sürecim bir film olsaydı, muhtemelen ilk bakışta tamamen kaotik görünen ama sonunda aslında oldukça sistematik olduğu anlaşılan bir film olurdu. Biraz fantastik, biraz bilim kurgu tadında bir anime mesela… Sanatından da hikayesinden de ödün vermezdi. Yönetmeni seçmek gercekten zor ama sanırım Hayao Miyazaki ile Denis Villeneuve ortak yönetse, fena olmazdı :)

Bu aralar gündeminde neler var? Gelecek planların?

Bu aralar tam bir dönüşüm ve kabuk değiştirme sürecindeyim diyebilirim. Hem stüdyomun stratejik olarak yeniden yapılandığı hem de benim tasarımcı olmanın ötesine geçip daha çok bir lider olma yolunda ilerlediğim bir dönem. Heyecan verici ama bir yandan da karmaşık, hatta biraz korkutucu bir süreç. Önceliğim ise bu değişimi, içime tam olarak sinecek bir şekilde sonuçlandırabilmek.

Seni tanıyalım

2013’te ODTÜ Endüstriyel Tasarım’dan mezun olduktan sonra kariyerime Stockholm’de Electrolux’te başladım. Küresel ve dinamik bir bakış açısı geliştirme hedefiyle 2017’de Şangay’a taşındım. 2019’da ise süregelen hayalim olan kendi stüdyom fuldende.design’ı kurdum. Bugün dünyanın farklı yerlerinden çeşitli markalarla iş birlikleri yapıyor, anlam katan ürünler ve deneyimler tasarlıyorum. Red Dot, iF ve Dezeen ödüllerine sahip; tutkulu, meraklı ve hayalperest bir endüstriyel tasarımcı ve kreatif direktör olarak üretmeye devam ediyorum :)

Yaptığın işte en çok keyif aldığın şeyler neler?

Bir ürüne, objeye, deneyime ya da bir olasılığa bakıp orada daha iyi bir ihtimali bulmak, onu hayal etmek ve o hayali adım adım gerçeğe dönüştürmek benim için büyüleyici. En güzeli ise, bu hayalin insanların hayatına değer katan, yaşamlarını bir şekilde kolaylaştıran ve güzelleştiren bir ürüne dönüşmesi. Bu an gerçekten bir ödül gibi.

Tasarım sürecini nasıl görüyorsun? İyi tasarım için nelere dikkat etmeli?

Tasarım süreci benim için hem analitik hem stratejik hem de estetik bir denge meselesi. Biraz yemek yapmak gibi; hangi malzemeyi, ne oranda karıştıracağını, nasıl pişireceğini bilmek ve sonunda gerçekten lezzetli bir tabak sunmak önemli. Her proje kendi içinde farklı bir dinamik taşır ve ona özgü bir yaklaşım ister. O yüzden iyi bir tasarım, doğru yönetilmiş bir sürecin sonucudur diyebilirim. Nitelikli bir araştırma süreciyle hedef kitle, pazar dinamikleri, kullanıcı ihtiyaçları ve marka stratejisi analiz edilip tasarıma yön veren verilere dönüşmeli; sonunda ise hem estetik, hem işlevsel hem de anlamlı bir ürün ortaya çıkmalıdır.

Kariyerinin başındakilere tavsiyelerin neler olurdu?

Bugün seçenekler çok fazla ya da sadece öyleymiş gibi görünüyor. Bence bu ilerlemeyi çok zorlaştıran, hatta biraz da zaman kaybettiren bir meseleye dönüşmüş gibi. Tasarım zaten dallı budaklı bir alan; her zaman karar değiştirmek mümkün. O yüzden, “Geç mi kaldım?” hissini bir kenara bırakıp, bu mesleği neden seçtiğini anlamak, özünü keşfetmek ve işini severek yapmak bence en önemlisi. Hayat, geriye dönüp baktığında anlamlı gelir derler. O yüzden şu an her şey karışıkmış gibi gelse de, iç sesinizi ve özünüzü dinlemenizi, kendinizi geliştirmeye odaklanmanızı, deneyip yanılmanızı ama kendinizi kandırmamanızı tavsiye ederim.

Tasarım ekosisteminde bir şeyi değiştirme şansın olsaydı?

Tasarımın algılanma biçimini değiştirmek isterdim. Bugün hâlâ birçok yerde tasarım “son dokunuş” ya da “görsel güzelleştirme” olarak görülüyor. Hatta çoğu zaman gerekli bir öge değil, lüks bir gider gibi algılanıyor. Oysa tasarım hayatın merkezinde; kullanıcıyla markalar arasında köprü kuran, oldukça stratejik bir alan. Ürünün ötesinde, kullanıcıya bir deneyim ve duygu yaşatan; yalnızca görselliği değil, işlevselliği de etkileyen bir unsur. Tasarımcıyla çalışmak kesinlikle bir lüks değil, bir gereklilik olmalı.

Üretkenliğini ve odağını korumak için neler yapıyorsun?

İSeyahat etmek. Yeni kültürler, yeni insanlar ve yeni olasılıklar deneyimlemek kesinlikle zihnimi açıyor. Aslında bu işin bilimsel bir yanı da var; her yeni deneyim beynimizde yeni bir sinaps, yani yeni bir bağ oluşturuyor. Bu da aslında yeni bağlamlar kurmayı öğrenmek demek. Farklı olana kendimi maruz bırakmak, normal olarak kabul ettiğimiz şeyleri bana yeniden sorgulatıyor ve bence beni daha empatik, daha kapsayıcı ve nihayetinde daha iyi bir tasarımcı yapıyor.

Tasarım sürecin bir film olsaydı, hangi türde olurdu? Kim yönetirdi?

Tasarım sürecim bir film olsaydı, muhtemelen ilk bakışta tamamen kaotik görünen ama sonunda aslında oldukça sistematik olduğu anlaşılan bir film olurdu. Biraz fantastik, biraz bilim kurgu tadında bir anime mesela… Sanatından da hikayesinden de ödün vermezdi. Yönetmeni seçmek gercekten zor ama sanırım Hayao Miyazaki ile Denis Villeneuve ortak yönetse, fena olmazdı :)

Bu aralar gündeminde neler var? Gelecek planların?

Bu aralar tam bir dönüşüm ve kabuk değiştirme sürecindeyim diyebilirim. Hem stüdyomun stratejik olarak yeniden yapılandığı hem de benim tasarımcı olmanın ötesine geçip daha çok bir lider olma yolunda ilerlediğim bir dönem. Heyecan verici ama bir yandan da karmaşık, hatta biraz korkutucu bir süreç. Önceliğim ise bu değişimi, içime tam olarak sinecek bir şekilde sonuçlandırabilmek.

Computer on desk with graphic tablet

Let's start your future project project project project right now!

Let's start your future project right now! Let's start your future project right now! Let's start your future project right now! Let's start your future project right now! your future project right now!your future project right now!

Seni tanıyalım

2013’te ODTÜ Endüstriyel Tasarım’dan mezun olduktan sonra kariyerime Stockholm’de Electrolux’te başladım. Küresel ve dinamik bir bakış açısı geliştirme hedefiyle 2017’de Şangay’a taşındım. 2019’da ise süregelen hayalim olan kendi stüdyom fuldende.design’ı kurdum. Bugün dünyanın farklı yerlerinden çeşitli markalarla iş birlikleri yapıyor, anlam katan ürünler ve deneyimler tasarlıyorum. Red Dot, iF ve Dezeen ödüllerine sahip; tutkulu, meraklı ve hayalperest bir endüstriyel tasarımcı ve kreatif direktör olarak üretmeye devam ediyorum :)

Yaptığın işte en çok keyif aldığın şeyler neler?

Bir ürüne, objeye, deneyime ya da bir olasılığa bakıp orada daha iyi bir ihtimali bulmak, onu hayal etmek ve o hayali adım adım gerçeğe dönüştürmek benim için büyüleyici. En güzeli ise, bu hayalin insanların hayatına değer katan, yaşamlarını bir şekilde kolaylaştıran ve güzelleştiren bir ürüne dönüşmesi. Bu an gerçekten bir ödül gibi.

Tasarım sürecini nasıl görüyorsun? İyi tasarım için nelere dikkat etmeli?

Tasarım süreci benim için hem analitik hem stratejik hem de estetik bir denge meselesi. Biraz yemek yapmak gibi; hangi malzemeyi, ne oranda karıştıracağını, nasıl pişireceğini bilmek ve sonunda gerçekten lezzetli bir tabak sunmak önemli. Her proje kendi içinde farklı bir dinamik taşır ve ona özgü bir yaklaşım ister. O yüzden iyi bir tasarım, doğru yönetilmiş bir sürecin sonucudur diyebilirim. Nitelikli bir araştırma süreciyle hedef kitle, pazar dinamikleri, kullanıcı ihtiyaçları ve marka stratejisi analiz edilip tasarıma yön veren verilere dönüşmeli; sonunda ise hem estetik, hem işlevsel hem de anlamlı bir ürün ortaya çıkmalıdır.

Kariyerinin başındakilere tavsiyelerin neler olurdu?

Bugün seçenekler çok fazla ya da sadece öyleymiş gibi görünüyor. Bence bu ilerlemeyi çok zorlaştıran, hatta biraz da zaman kaybettiren bir meseleye dönüşmüş gibi. Tasarım zaten dallı budaklı bir alan; her zaman karar değiştirmek mümkün. O yüzden, “Geç mi kaldım?” hissini bir kenara bırakıp, bu mesleği neden seçtiğini anlamak, özünü keşfetmek ve işini severek yapmak bence en önemlisi. Hayat, geriye dönüp baktığında anlamlı gelir derler. O yüzden şu an her şey karışıkmış gibi gelse de, iç sesinizi ve özünüzü dinlemenizi, kendinizi geliştirmeye odaklanmanızı, deneyip yanılmanızı ama kendinizi kandırmamanızı tavsiye ederim.

Tasarım ekosisteminde bir şeyi değiştirme şansın olsaydı?

Tasarımın algılanma biçimini değiştirmek isterdim. Bugün hâlâ birçok yerde tasarım “son dokunuş” ya da “görsel güzelleştirme” olarak görülüyor. Hatta çoğu zaman gerekli bir öge değil, lüks bir gider gibi algılanıyor. Oysa tasarım hayatın merkezinde; kullanıcıyla markalar arasında köprü kuran, oldukça stratejik bir alan. Ürünün ötesinde, kullanıcıya bir deneyim ve duygu yaşatan; yalnızca görselliği değil, işlevselliği de etkileyen bir unsur. Tasarımcıyla çalışmak kesinlikle bir lüks değil, bir gereklilik olmalı.

Üretkenliğini ve odağını korumak için neler yapıyorsun?

İSeyahat etmek. Yeni kültürler, yeni insanlar ve yeni olasılıklar deneyimlemek kesinlikle zihnimi açıyor. Aslında bu işin bilimsel bir yanı da var; her yeni deneyim beynimizde yeni bir sinaps, yani yeni bir bağ oluşturuyor. Bu da aslında yeni bağlamlar kurmayı öğrenmek demek. Farklı olana kendimi maruz bırakmak, normal olarak kabul ettiğimiz şeyleri bana yeniden sorgulatıyor ve bence beni daha empatik, daha kapsayıcı ve nihayetinde daha iyi bir tasarımcı yapıyor.

Tasarım sürecin bir film olsaydı, hangi türde olurdu? Kim yönetirdi?

Tasarım sürecim bir film olsaydı, muhtemelen ilk bakışta tamamen kaotik görünen ama sonunda aslında oldukça sistematik olduğu anlaşılan bir film olurdu. Biraz fantastik, biraz bilim kurgu tadında bir anime mesela… Sanatından da hikayesinden de ödün vermezdi. Yönetmeni seçmek gercekten zor ama sanırım Hayao Miyazaki ile Denis Villeneuve ortak yönetse, fena olmazdı :)

Bu aralar gündeminde neler var? Gelecek planların?

Bu aralar tam bir dönüşüm ve kabuk değiştirme sürecindeyim diyebilirim. Hem stüdyomun stratejik olarak yeniden yapılandığı hem de benim tasarımcı olmanın ötesine geçip daha çok bir lider olma yolunda ilerlediğim bir dönem. Heyecan verici ama bir yandan da karmaşık, hatta biraz korkutucu bir süreç. Önceliğim ise bu değişimi, içime tam olarak sinecek bir şekilde sonuçlandırabilmek.

Computer on desk with graphic tablet

Let's start your future project project project project right now!

Let's start your future project right now! Let's start your future project right now! Let's start your future project right now! Let's start your future project right now! your future project right now!your future project right now!