Seni tanıyalım
Merhaba, ben Özge. LAV'da Product Design Manager olarak çalışıyorum. Yaratıcı ekibimle birlikte yenilikçi, kullanıcı ve pazar odaklı cam sofra ürünleri tasarlıyorum. Ürünlerin fikir aşamasından endüstriyel üretimine kadar geçirdiği tüm süreçten sorumluyum.
Bu alana nasıl yöneldin?
Endüstri Ürünleri Tasarımı mezunuyum. Lisans eğitimim boyunca ürün tasarımının gündelik hayata dokunan gücü beni çok etkiledi. Üniversite yıllarında yaptığım Arçelik ve Şişecam stajlarının bende bıraktığı etkiyle mezuniyetimin ardından hem elektronik hem cam sektörünü deneyimleme şansına eriştim. 8 yıldır üretimle iç içe, uluslararası pazarlara hitap eden ürünler tasarlıyorum.
Yaptığın işte en çok keyif aldığın şeyler neler?
Fikrin yaşayan bir ürüne dönüşmesini izlemek. Kullanıcıya doğrudan ulaşan, dünyanın herhangi bir yerinde bir sofraya değer katan ürünlerin arkasında olmak müthiş bir his. Sürekli öğrenmeyi ve gelişimi beraberinde getiren farklı disiplinlerle çalışmak da çok keyifli. Tasarımı sadece bir çıktı değil, stratejik bir süreç olarak görmek bu yolculukta bana yön veriyor.
Başarılı ürünler için nelere dikkat etmek gerekir?
Ürün geliştirme; farklı disiplinlerin uyumla çalıştığı, çok katmanlı ve kolektif bir süreç. Başarılı olmak için kullanıcıyı anlamak, malzemeyi tanımak ve iyi bir problem çözücü olmak gerekiyor. Çözümdense probleme odaklanmak ilk ve en etkili adım. Her problemin çözümü, her çözümün de tasarıma dönüşme potansiyeli var. Doğru zamanlama, iyi iletişim ve sürdürülebilir bakış açısı da başarıyı beraberinde getiriyor.
Kariyerinin başındakilere tavsiyelerin neler olurdu?
Merak etmeyi, sorgulamayı bırakmasınlar. Teknik yetkinlik kadar iletişim, gözlem ve sabır da çok önemli. Gözlerini kullanıcıdan ayırmadan, sürecin her adımında aktif rol almaya çalışsınlar. Hatalar, gelişmenin doğal bir parçası. Zamanla deneyim birikir, güven oluşur ve tasarım diliniz kendiliğinden şekillenir. Her zaman gelişime açık olmak kilit nokta.
Bugüne kadarki kariyerinde en gurur duyduğun an?
Tasarımımla ilk kez uluslararası bir platformda ödül kazandığım andı. Kendime duyduğum güveni pekiştiren ve beni daha iyisini üretmeye teşvik eden bir dönüm noktasıydı. Ayrıca bir filmde ya da sosyal medyada tasarımıma rastlamak da çok mutlu ediyor. Hiç beklemediğim bir anda tasarladığım bir ürünün karşıma çıkması, yaptığım işin ne kadar geniş kitlelere ulaştığını gösteriyor.
Tasarım ekosisteminde bir şeyi değiştirecek olsan, neyi değiştirirdin?
Tasarımcılar güçlü bir vizyon ve özgüvenle hareket etmeli, ancak bu özgüvenin kibre dönüşmemesi gerektiğini düşünüyorum. Tasarım süreci kolektif bir çaba; dinlemeyi, iş birliğini ve sürekli öğrenmeye açık olmayı gerektiriyor. Ego, tasarımcının önünü tıkayan bir engele dönüştüğünde, süreç hem kişisel hem de toplumsal açıdan verimsizleşebiliyor. Fakülte dekanımın bir zamanlar söylediği gibi: “Tasarımcı kendini tanrı sanmamalıdır.” Bu iddialı ama bir o kadar yerinde sözü hatırlamak, özellikle ekip içi ilişkilerde dengeyi korumak adına bence çok kıymetli.
Bu aralar neleri mesele ediniyorsun? Hedeflerin neler?
Günlük iş temposunda tasarım dünyasındaki hızlı teknolojik gelişmeleri takip etmek zorlayıcı olsa da gelişmeden başarıya ulaşmak pek de mümkün değil. Bir süredir yapay zekanın ürün tasarımı süreçlerine katkısını ekibimle birlikte keşfetmek odak noktam. Bunun yanında, uluslararası başarılarımı artırmak ve tasarımlarımın daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlamak da elbette gelecek hedeflerim arasında.